İsmet İnönü Dönemi Türkiye (1938-1950)
Yazımda otoriteler arası derin tartışmaların olduğu, bir yanda siyasi hayatını hayli acımasızca eleştirenlerin bir yanda ideolojiye tutunup bireylerin farklılığını unutanların ve öbür yanda pragmatistlerin oluşturduğu bermuda şeytan üçgeninin ortasında kalan İsmet İnönü'nün siyasal hayatı üzerindeki gri bulutları dağıtmayı amaçlıyorum. Merceğimi objektif biçimde kullanarak, artıları ve eksileriyle paylaşıp farklı görüşlere yer vereceğim.
İSMET PAŞA MİLLİ ŞEF OLDU
Ulu önder Atatürk'ün vefat ettiği günden bir sonraki gün olan 11 Kasım 1938 tarihinde İsmet İnönü TBMM'nin oy birliği ile cumhurbaşkanı seçildi. Atatürk'ten sonra cumhurbaşkanı olmak demek devasa bir sorumluluğun altına girmek demekti zira vefatının ardından rejimi sekteye uğratmaya çalışacak karşıt görüşlüler çıkacaktı. İsmet İnönü ise bunların farkındaydı. Atatürk kadar karizmatik bir lider olmasa da cephelerde önemli rol oynayan olan ve politik gücü yüksek olan komutan 1950 yılına kadar tek başına ülkeyi yönetmeyi başarmıştır.
26 Aralık 1938'de toplanan CHP'nin Üçüncü Büyük Kurultayında önemli bir olay cereyan etti. Bu Kurultayda İsmet İnönü değişmez genel başkan oldu ve 'Milli Şef' sıfatını aldı.
İsmet İnönü, Atatürk'ün son başbakanı olan ve kendisiyle fikirleri son derece zıt olan Celal Bayar ile 2 ay devletin zirvesindeki iki isimden biriydi. Bununla birlikte Celal Bayar'ın kurduğu yeni kabinede iki önemli değişiklik yapılmıştı. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya yerine Refik Saydam ve Hariciye Vekili olan Tevfik Rüştü Aras görevden alınıp Şükrü Saraçoğlu getirilmişti. Buradan farklı politikaların izleneceği sinyali besbelli alınmıştı fakat tartışmaların başladığı nokta da burasıdır.
I. İNÖNÜ MÜNAKAŞASI
Belirttiğimiz tasfiyeler gerçekleşti, peki bu soru işaretlerinin sığmadığı olayı kimler nasıl yorumladı? Yazar Mustafa Armağan'ın 4 Şubat 2019'da HK ile yaptığı röportajda bu konuyla alakalı demecini aynen alıntılıyorum."1930’lardan itibaren hazırlanan İnönü, 1939’da yaptığı seçimle Atatürkçü diyeceğimiz kadroyu hem iktidardan hem CHP’den tasfiye etti. Şükrü Kaya ki, Atatürk döneminin neredeyse değişmez İçişleri bakanı, bir kalemde gitti." Bunları söyleyen Mustafa Armağan, 2017 yılında paylaştığı bir yazıda Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Şimdi Prof.Dr. İlber Ortaylı ise 2012 yılında Takvim gazetesine verdiği demeçte Tevfik Rüştü Aras ve Şükrü Kaya'nın İsmet İnönü'nün aleyhtarlığını yaptığını söyledi. 1937 yılında İsmet İnönü'nün görevden alınmasında etkili olduklarını da ekledi. Tabii ki farklı bakış açılarından yine de farklı yorumlar yapılabilir
NELER OLDU, NELER BİTTİ?
Bu başlık altında bahsetmem gereken ilk şeyin İnönü'nün adının mutlak suretle öne geçirilmesi olduğunu düşünüyorum. Resmi kurumlarda Atatürk fotoğrafı yerine İnönü fotoğrafları asıldı. Atatürk'ün resimleri paralardan çıkartılarak İnönü'nün resimleri paralara eklendi. Heykelleri dikildi,
Birçok fabrika açıldı, özellikle mesleki ve teknik eğitim alanında gelişme olduğunu söyleyebiliriz. Öte yanda ise kapıda 2. Dünya Savaşı vardı. Ekonomik kalkınma sağlanamadı diyebiliriz birazdan okuyacağınız şekilde.
DÖNEMİN EĞİTİM POLİTİKASI
İsmet İnönü Dönemi 17 Mayıs 1940, Köy Enstitüleri Projesi 3803 sayılı kanunla hayata geçirildi. Atatürk döneminde olduğu gibi köye yönelik eğitim uygulamaları ile toplumsal yapının değişmesi için emek harcandı. Köyde rehberlik etmesi beklenen, önderlik kabiliyetleri olan ve idealist öğretmenlerin yetiştirilmesi amaçlandı. Bu projenin ışığını evvela Atatürk'ten aldığını, döneminde açılan Köy Muallim Mektepleri, Köy Eğitmen Kursları ve Köy Öğretmen Okullarından anlayabiliriz. İsmet İnönü'nün bu konudaki çabasını da desteğini de göz ardı edemeyiz. Emekleri unutulmaması gereken kişilerden biri de dönemin Maarif Vekili Hasan Ali Yücel'dir. Dönemin tarım özellikleri ise hala Osmanlı'dan kalan ekstansif tarımdan (ilkel) ibaretti. Hala tartışılan bu toplumsal değişim hareketinin tartışma temelindeki farklı düşünce sınıf bilincinin oluşacağı köylü endişesi korkusuydu. Köy Enstitüleri bu tartışmaların gölgesinde Fakir Baykurt, Talip Apaydın gibi Türk Edebiyatının önemli yazarlarının yetişmesinde rol oynamıştır. Türkiye'nin Dünya eğitim tarihine kazandırmış olduğu bu özgün model döneme damgasını vurmuştur.
İLK AYRICALIK
Türkiye yabancı bir ülkeye ayrıcalık tanıyan ilk ikili anlaşmayı 1 Nisan 1939 yılında Amerika Birleşik Devletleri ile imzaladı. 5 Mayıs 1939 yılında uygulamaya alınan bu anlaşmada Amerika'ya "gerek ithalat ve ihracatta ve gerekse diğer bütün konularda en ziyade müsaadeye mazhar millet statüsü" verilmişti. Bu anlaşma yapıldığında hastalığının en ağır zamanlarında "Ayrıcalık tanıyan ve bağımlılık doğuracak dış anlaşmalar yapılmamalıdır" biçiminde ve vasiyet niteliğinde olan bu öneriler Atatürk'e aitti ve Atatürk öleli henüz 4,5 ay olmuştu. 1942 yılında ise İngiltere, Almanya ve Fransa'dan da alınan borçlar sonucu Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin borç yükü %266 oranında artırılıyordu.
DEMOKRATİKLEŞME YOLUNDA ÖNEMLİ ADIM
Dönemin şüphesiz en önemli olayı olan çok partili hayata geçiş adımları CHP'yi denetleyecek bir grubun oluşturulmasıyla başladı. Ne yazık ki bu dönem atılan ilk adım faydasızdı. Zira hükumeti denetleyecek olan bu grup doğrudan CHP'nin denetimindeydi. Demokratikleşme yolunda asıl ciddi ve kalıcı olacak girişim 1945'de iç ve dış dinamiklerin etkileriyle gerçekleşti.
İsmet İnönü'nün bu yönde adım atmasındaki etkenlerden biri olan iç dinamizmi açarsak, 2. Dünya Savaşı yıllarında uygulanan ekonomik politika; kırsal kesimlerde yaşayanları, esnaf ve tüccar sınıfını zor durumlara sokmuştur ve bu kesimlerden tepki çekilmiştir. Bir başka faktörde İsmet İnönü'nün, Atatürk'ün izinde bir devlet adamı olarak bilinmesi ve bu konuda kemalist ilkeleri özümseyerek hareket etmedi demokratikleşmeyi hızlandırmıştır.
Demokratik adımlar
İsmet İnönü Dönemi Demokratik adımların atılmasında önemli olan dış dinamizm, 2. Dünya Savaşını demokratik ülkeler blok'unun kazanmış olmasının kaynağıdır. Türkiye; Amerika, Fransa ve İngiltere'nin oluşturduğu yeni denge içerisinde yerini almak zorunda kalmıştır. Batıya bu yönelişin hız almasını sağlayan bir etken daha vardı, o da Josef Stalin. Stalin'in Sovyetler'i; Ardahan, Kars ve Artvin'i isteyen ve Boğazların ortaklaşa savunulmasını öneren bir ültimatom verdi. Bunun üzerine Türkiye'nin batı ile ilişkileri daha da güçlendi.
19 Mayıs 1945'de savaş sona erdikten sonra İsmet Paşa, demokrasiye geçileceğini açıkladı. Böylelikle, çok partili siyasi hayata geçişte ciddi bir adım atılmış oldu. Bunu tamamlayan en önemli gelişme, CHP Meclis Grubu başkanlığına verilen Dörtlü Takrir oldu. Dörtlü Takrir, Celal BAYAR, Refik KORALTAN, Fuat KÖPRÜLÜ ve Adnan MENDERES'ten oluşuyordu. Daha sonra muhalif yazılar yazmaları gerekçesiyle Adnan Menderes ve Fuat Köprülü partiden ihraç edildi, Bu olaya tepki gösteren Refik Koraltan da onlarla aynı kaderi paylaştıktan sonra. Celal Bayar'da partiden istifa etti. Ilımlı havalardan sonra bu dörtlü 1946 yılında Demokrat Parti'yi kuracak ve Türkiye'de demokrasi geçiş çabaları geri dönülmez bir yola girecektir.
İsmet İnönü Dönemi Yazımızda daha önce de bahsettiğimiz gibi savaş yıllarında ihmal edilen kırsal nüfus ve yine savaştan olumsuz etkilenen esnaf-tüccar sınıfı için bir umut ışığı olan Demokrat Parti, aynı zamanda da demokrasi bekleyen aydın kesiminde ilgisini çekmiştir.
SEÇİMLER
21 Temmuz 1946'da ilk dereceli ve çok partili seçimler yapılmıştı. Kuşkular yaratan açık oy, gizli tasnif esasına göre yapılan bu seçimlerde CHP 390, DP 66 ve Bağımsızlar 7 milletvekili çıkarmıştır. Seçimlerden sonra İnönü, partisinde kan değişikliğine gitti fakat Demokrat Parti'nin ilerleyişini durduramadı. 14 Mayıs 1950 yılında yapılan, gizli oy, açık tasnif esasları gözetilen ikinci seçimde bu kez Demokrat Parti üstünlüğünü sağlamış ve 23 yıl süren CHP iktidarı sona ermiştir.
Metin Aydoğan'ın 88. Baskıdaki 'BİTMEYEN OYUN' Adlı Kitabından Alıntı
27 Şubat 1947 tarihli "10 milyon dolarlık kredi anlaşması"nın yapıldığı günlerde, Türkiye Cumhuriyeti'nin hemen hiç dış borcu olmadığı gibi Devlet Hazinesi'nde 245 milyon dolarlık altın ve döviz stoğu bulunuyordu. Hazine'nin elinde bunca döviz varken Kurtuluş Savaşı'nın Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanı olduğu bir dönemde; 10 milyon dolarlık bir kredi için bunca ödün vermesini konuyla ilgili birçok insan yalnızca o dönemde değil bugün bile anlayamamıştır.
İsmet İnönü Dönemi yazımızda Askeri başarılarından ötürü minnettar olup ve müteşekkir kaldığımız İsmet İnönü'nün 1938-1950 yılları arasındaki çalkantılı siyaset hayatını KISMEN, farklı kaynaklar kullanarak derledim
ve değerlendirmeye çalıştım.KAYNAKÇA
Şevket Süreyya Aydemir - İkinci Adam
Metin Aydoğan - Bitmeyen Oyun
Hikmet Bila - CHP "1919-1999"
http://www.ait.hacettepe.edu.tr/egitim/ait203204/II11.pdf
Alper Turaç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder